Marka adı: Cen Cam
-Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Selam, ben Ceren. KTO Karatay Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği mezunuyum. Lisans eğitimim bittikten sonra Ar-Ge mühendisi olarak özel sektörde işe başlamaya karar verdim fakat bir süre için Tire’ye yerleştim. Orada Tire Belediyesinin cam atölyesinde cam ile tanıştım ve Cen Cam serüveni de orada başladı. Kısa bir süre için gittiğim şehirde 1 yıl kaldım ve bu süreç beni resmen yavaşlattı. Doğayı dinlemeyi öğretti. Lisans eğitiminde kazandığım tüm dinamikleri de tersine çevirdi diyebilirim. Sonra da İstanbul ‘ a yerleştim ve Cen Cam Atölyesini kurdum. Ege de öğrendiğim dingin yaşamı İstanbulda da gerçekleştirmeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca koşmadan yaşamak en önemli detay diyebilirim.
-Bize markanızdan bahseder misiniz?
Cen Cam Ege’nin bereketli topraklarında doğdu : ) Her zaman doğadan ve İstanbul’dan beslenen bir marka oldu. Tüm tasarımlar bu toprakların ilhamı ile ortaya çıkıyor. Atıksız bir atölye olarak da yolculuğumuza devam etmek istiyoruz. Atölyemize giren hiç bir cam ve paketleme malzemesinin atık olmasını istemiyoruz. Bunun için de özel tasarımlar ve üretim planlamaları yapıyoruz. Bizim için en keyifli kısmı da bu Cen Cam’da her şey bir dönüşüm halinde… Ayrıca da bu topraklardan beslenen tüm tasarımlarımızın bu topraklara borçlu olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden sosyal projelere destek veriyoruz. Ve bir de proje ürünümüz var o ürünümüzü alan her kişi için 3 tane fidan bağışladık 2 yıldır.Bir sürü fidanımız oldu 🙏 Bu yıl ise yaşanan deprem sonucunda üretimlerimizi mümkün olduğunca o bölgeye taşımayı planlıyoruz. Orada sağlanan bölgesel kalkınmanın minik bir parçası olmak istiyoruz. Şimdi ki gündemimiz bu... Yani sadece ürün satan bir marka olmak istemiyoruz. Takılarımız ile birlikte değer de üretmek istiyoruz ve bu doğrultuda iş planlaları geliştiriyoruz.
-İş hayatınızda başarılı olmak için nasıl bir planlama yaparsınız?
Planlama yapmadan önce başarı nedir onu iyi tanımlamak gerekir sanırım. Bence başarı zamanının sahibi olabilmek ve günü keyifle geçirebilmektir. Bu yüzden günün koşturmacasında kaybolup gitmemek için ajandama mola hatırlatmaları yazarım her zaman. Ve mümkün olduğunca da buna uyarım. Çünkü insan kendi swat analizini yapmalı ve eksilerine odaklanmalı; bence benim eksiğimde içimde mola vermeyi unutan bir işkolik barındırmam : )Kendime ayırdığım bu anların bana ilham ve başarı olarak geri döndüğüne de aşırı inanırım. Bu doğrultuda aylık, yıllık, çok yıllık hayallerim var ve tikler atarak bazen de vazgeçerek ilerliyorum.
-En çok neyi planlarken zorlanırsınız?
Zamanımı planlamak benim için çok zorlayıcıdır. Çünkü günün her anını en verimli şekilde geçirmek isterim ve İstanbul gibi sürprizli bir şehirde bunu planlayabilmek her zaman kolay olmayabiliyor. Bu yüzden günü planlarken kesinlikle esneklikler bırakmaya çalışırım. Yaşanan bir aksiliğin tüm günümü tepetaklak etmesine izin vermeyen bir plan hazırlamalıyım. Bu beni biraz zorlasa da son dönemde hiç de fena sayılmam.
-Zaman yönetiminizi nasıl yapıyorsunuz?
Bu konuda mekatronik mühendisi olmamdan dolayı bir nebze şanslıyım bence : ) önce önüme tüm işlerimin toplu bir listesini yapıyorum sonra onları algoritmik bir şekilde ajandama yayarım. Bu şekilde ajandamı planlamış olurum. Listelerimi ajandama yerleştirmek de benim için keyifli bir ritüel diyebilirim
-Gelelim en sevdiğimiz soruya “Ajanda kullanım alışkanlıklarınızı öğrenebilir miyiz?”
Kahvemi elime alıp önümüzdeki haftanın planlamasını yapmak en net ajanda kullanım alışkanlığım olabilir. Son yıllarda ajandanız bu keyfimin en önemli parçalarından biri : ) keyfimce içini doldurabiliyorum alanları rahatlıkla kullanabiliyorum ve kişiselleştirebiliyorum.
-Son olarak girişimci kadınlar için tavsiyeleriniz neler?
Size yapamacağınızı söyleyen insanları duymazdan gelin, size bunu söyleyen iç sesinizse başaracağınıza ikna olana kadar onu da duymazdan gelin… Girişimcilik toz pembe bir yol tabi ki değil ama yüründüğünde her anının sizi tatmin edeceği iyikilerle dolu keyifli bir yol.. Aklınızda bir iş fikri varsa analiz edin ve kesinlikle deneyin. Bugün değilse ne zaman?